


BİR İÇ ORMAN
Çocuklar için olan kitaplar
Ezbere kararları yüklenmediğimiz, çocukluğun o arı ve büyülü dünyasında her şey
mümkündür ve sevgi, kökleriyle bütün var oluşu sarmalayan bir iç orman gibidir. Büyüdükçe,
şüphe, korku, endişe, yalnızlık bir duvar gibi dikilirken önümüzde o iç ormandan yükselir
ilhamın sesi "Kendine güven, dikkatli bak." diye. Yahut o ormanın derinliklerinden çıkar gelir ay ışığına kundaklanmış umut.
Hala hayallerimiz ve rüyalarımızı büyük bir heyecanla koruyan, sihirli değneğini bizim için
saklayan içimizdeki çocuklar ve hâlihazırda ömrünün en duru ve ışıklı çağını yaşayan
çocuklarımız için:

Ayışığıyda Kundaklı Masallar Serisi
Yuva hissi uyandıran, sıcacık, kalpten, ilham veren hem Türkçe hem de İngilizce
masallarla….
*Düşbaz’ın Rüzgarı
*Kelebeğin Uykusu
*Zaman Ananın Saçları
Kırılgan
“Ve öyle bir gün geldi ki
Tomurcuk olarak kapalı kalmak
çiçek açmayı göze almaktan
daha çok acı vermeye başladı."

Değişim zarif bir dalga gibi kıyılarımıza vurur önce, usulca seslenir; küçük de olsa kararlı adımlarla ilerlememizi ve büyümemizi bekler; davetini göz ardı edersek gürleyen bir fırtınayla bazen de bir yıkımla çalar kapımızı. Kendi bütünlüğümüze uzanan yolda en zor ve kör noktalardan biridir onu içeri almak ve kabul etmek. Ve kırılganlık bu gönüllü yahut zoraki kabulün ardından dürüstlük ve şeffaflıkla beliren; kimim, neredeyim, nelere ihtiyacım var, neleri göz ardı ediyorum, nelerden korkuyorum, ne istiyorum gibi sorularla gelen, bizi içsel bir yolculukla kendimizi keşfe çıkaran sadık bir refakatçidir. Zayıflık, yoksunluk değil; aksine, bir cesaret bildirgesidir kırılganlık, olanın üzerini örtmeden, kaçmadan, kendi sınırlarımızı da gözeterek, açık yüreklilikle, korkunun farkında olup yine de değişimin uzattığı, yeniliğe giden köprüye adım atmaktır.
Dört bölümden oluşan bu kitapta en kırılgan halleriyle sisli bir bilinmezliğin içinden geçerek yol alan ve böylece tomurcuk olmanın ötesinde çiçek açan hikayelerini kucaklayan karakterlerle buluşacaksınız.
Güvercin Gölgeliği

Yine de buluştukları ve bir oldukları bir an vardı bu karartı ve beyazlığın. Lakin keskin başkalıkları sebebiyle ayrılmaları gerekti. Paçalı, ebabile tutunmak, onu sarıp sarmalamak istedi; ebabil de Paçalı'yı denizlere ve okyanuslara uçurmak… Paçalı, mevsimlerin peşinden sürüklenemezdi, ebabil de yavaşlayıp bir peri bacası kovuğuna sokulup yaşayamaz, kışı kaldıramazdı. Yapamadılar. Vakit geldiğinde o büyülü karartı nevbaharın ardı sıra gitti, Paçalı güzle ve hüznüyle geride kaldı.
Gün doğumları ve gün batımları, içinde sancı oldu Paçalı'nın. Ebabilin döneceği umudunu bırakmaktan ölesiye korkuyordu. Sıkı sıkı sarılmıştı ömrü tükenenlere, çürüyenlere. Diretiyordu. Ölümcül geliyordu ona ebabili unuttuğu her an, soluksuz kalacakmış gibi bir ağırlık çökmüştü. Dayanamayıp, kaldıramadı ebabile olan hasretini ve onu bıraktı en nihayetinde. Kapadokya'nın büyüleyici atmosferinde yolculuğa çıkmak isteyenlere genç yazar Leyla Yalçın aşk, sevgi ve ümit vadediyor. Edebi lezzete hasret kalanlara zengin tatlar sunuyor.
